Borsa İstanbul’da halka arz dalgası sürdürülebilir mi? Likidite, kurumsal taban ve değerlemeler

Borsa İstanbul’da halka arz dalgası sürdürülebilir mi? Likidite, kurumsal taban ve değerlemeler

Borsa İstanbul’da son yıllarda hızlanan halka arzlar hem bireysel yatırımcıyı hem de şirketleri piyasaya çekti. Peki bu dalga, mevcut likidite koşullarında ve değerleme seviyelerinde sürdürülebilir mi? Uzmanların odağı üç başlıkta birleşiyor: para girişi, kurumsal yatırımcı tabanı ve fiyatlama disiplini.

Likidite resmi: Para girişi mi, para dönüşümü mü?

Halka arzların başarısı, taze para girişine ve ikincil piyasadaki derinliğe dayanıyor. Son dönemde birçok arzın kısa sürede talep toplaması, bir kısmı yeni giriş, önemli bir kısmı ise portföy içi yer değiştirme etkisiyle gerçekleşti. Politika faizi seviyeleri, mevduat-getiri cazibesi ve yabancı yatırımcı akımı likiditenin ana belirleyicileri olmaya devam ediyor. TL varlıklara yabancı ilgisinin kademeli toparlanması, arzlara kurumsal talep kalitesi kazandırırken, sıkılaşma döngülerinin devamı kısa vadede seçiciliği artırıyor. Bu çerçevede, likidite koşulları “geniş tabanlı her arz yükselir” döneminden “hikâyesi güçlü seçilmiş arzlar” dönemine evrilmiş durumda.

Kurumsal yatırımcı tabanı: Derinlik ve fiyat istikrarının kilidi

Sürdürülebilir bir halka arz piyasası için güçlü bir kurumsal taban şart. Emeklilik fonları, sigorta portföyleri ve uzun vadeli yabancı fonlar, ikincil piyasada fiyat istikrarını sağlar. Türkiye’de BES fon büyüklüğündeki artış ve kurumsal tahsis oranlarındaki yükseliş, arzların kalitesini destekliyor. Ancak fonların strateji ve mandatoları, değerlemeye duyarlı. Bu da fiyatlama disiplinini güçlendiriyor: kârlılık görünürlüğü net olmayan, serbest dolaşımı sınırlı ve kurumsal yönetişim notu zayıf şirketlerin talep bulması zorlaşıyor.

Değerlemeler: İskonto, büyüme görünürlüğü ve serbest dolaşım

Arz fiyatlamalarında iki dinamik öne çıkıyor: benzer şirket çarpanlarına göre iskonto ve büyüme görünürlüğünün şeffaf şekilde ispatı. Gelirlerin döngüselliği, kur duyarlılığı, marj istikrarı ve yatırım planının finansmanı gibi başlıklar çarpanlara doğrudan yansıyor. Serbest dolaşım oranının makul seviyelerde belirlenmesi ve arz sonrası likiditenin korunması, aşırı kısa vadeli dalgalanmayı azaltarak uzun vadeli yatırımcıyı teşvik ediyor. Son dönemde talep toplama süreçlerinde görülen “talep toplama sonrası kısa sürede doygunluk” sinyalleri, fiyatlama dengesinin hassaslaştığına işaret.

Arz borusu ve düzenleyici takvim: Ritmi belirleyen faktörler

Arzların takvimi, piyasa oynaklığı ve makro veri akışıyla uyumlu planlandığında başarı oranı artıyor. Düzenleyici çerçevenin netliği, izahname şeffaflığı ve kurumsal yönetişim standartları yatırımcı güvenini güçlendiriyor. Büyük ölçekli arzların kümelenmesi, piyasadaki likiditeyi kısa periyotlarda kitleyerek diğer hisseler üzerinde baskı yaratabiliyor; bu nedenle ölçek ve zamanlama koordinasyonu kritik.

Bireysel yatırımcı davranışı: Kısa vade mi, uzun vade mi?

Halka arzlara geniş bireysel katılım, fiyat keşfini desteklese de kısa vadeli realize eğilimi yüksek olduğunda ilk gün-hafta oynaklığı artıyor. Eğitim, risk uyarıları ve tahsis mekanizmaları daha dengeli bir dağılım sağladıkça, “ilk gün getirisi” odaklı algı yerini “iş modeline ortaklık” bakışına bırakıyor. Bu dönüşüm, sürdürülebilir bir arz piyasasının kültürel altyapısını oluşturuyor.

Riskler ve senaryolar: Ne izlenmeli?

Önümüzdeki dönemde faiz patikası, enflasyon beklentileri, kur oynaklığı ve küresel risk iştahı ana sahnede olacak. Sıkı finansal koşulların uzaması, iskontoların genişlemesini ve seçiciliğin artmasını gerektirebilir. Tersine, dezenflasyonun hızlanması ve yabancı girişinin artması, kurumsal talep tabanını genişleterek arz başarısını pekiştirebilir. Şirket bazında ise borçluluk, nakit akımı görünürlüğü, döviz pozisyonu ve sermaye harcamalarının verimliliği takip edilmesi gereken metrikler.

Sonuç: “Her arz” değil, “doğru fiyatlanan güçlü hikâye”

Borsa İstanbul’da halka arz dalgasının sürdürülebilirliği, likiditeye tek başına bağlı değil. Kalıcı başarı, kurumsal tabanın güçlenmesi, değerleme disiplininin korunması ve şeffaf bilgi paylaşımıyla mümkün. Piyasa, geniş tabanlı bir “momentum” döneminden, temeli sağlam, fiyatlaması rasyonel ve yatırımcı iletişimi güçlü şirketlerin öne çıktığı bir seçicilik aşamasına geçmiş durumda.

SSS
Halka arzlar devam edecek mi? Makro koşullar ve yatırımcı iştahı izin verdiği sürece evet; ancak seçicilik artıyor ve iskontolar daha belirleyici hale geliyor.
Hangi sektörler öne çıkabilir? Döngüden bağımsız nakit akışı, ihracat payı ve katma değerli üretim kapasitesi yüksek sektörler yatırımcı ilgisini çekmeye devam ediyor.
Yatırımcılar neye bakmalı? İzahname şeffaflığı, serbest dolaşım oranı, kurumsal yönetişim uygulamaları, borç/FAÖK ve nakit dönüşüm döngüsü gibi göstergeler kritik.

Not: Bu haber analiz amaçlıdır ve yatırım tavsiyesi değildir. 

 

 

 

Önceki Haber Temmuzda yatırımcıya en çok kazandıran BIST 100 oldu
Benzer Haberler
Rastgele Oku